Gazlı İçecek ve Maden Suyu Markalarından Sürdürülebilirlik Uygulamaları

ÇEVKO Vakfı ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde iklim krizi konusunu tüm yönleriyle masaya yatırıldığı ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nin beşincisinin konukları Coca-Cola İçecek, PepsiCo Türkiye ve Uludağ İçecek oldu. EGD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleştirilen ÇEVKO Vakfı Söyleşileri, farklı sektörlerde sürdürülebilirlik uygulamalarını konu alıyor.

 

ÇEVKO Vakfı, ülkemizde “İklim krizi ile savaşım” ve “döngüsel ekonomiye geçiş” konularında fikirsel önderlik üstelenen kurumların başında geliyor. ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğinde 2021 yılından bu yana düzenlediği ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nde, iklim krizi konusu tüm yönleriyle ele anıyor ve sürdürülebilirlik konusunda örnek uygulamalar konu ediliyor.

 

Türkiye’de Öncü Sanayi Kuruluşlarının İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışmaları başlığıyla gerçekleştirilen söyleşilerin beşincisinde, gazlı içecek ve maden suyu markalarının sürdürülebilirlik çalışmaları konu edildi. EGD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleşen online söyleşinin konuk konuşmacıları, Coca-Cola İçecek Grup Sürdürülebilirlik Müdürü Seda Çınlar, PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl ve Uludağ İçecek Ar-Ge Uzmanı Dr. Hande Hayrabolulu oldu. 

 

Online toplantının açılışında söyleşilerin önemine vurgu yapan EGD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Celal Toprak, ilk sözü ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’e verdi. 

 

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin İnovasyonun Önemi Çok Büyük”

Konuşmasında dünya genelinde şirketlerin sürdürülebilirlik yöneticisi atamalarındaki artışa ve sürdürülebilirlik için inovasyonun önemine değinen Mete İmer, “Dünya genelinde şirketler, CSO (Chief Sustainability Officer) olarak tanımlanan Sürdürülebilirlik Üst Yöneticileri atamalarına yönelmiş durumda. 1640 şirketin katıldığı uluslararası bir araştırmaya göre, son bir yıl içerisinde gerçekleşen CSO atamalarının sayısı ise son beş yılın toplamından daha fazla. Kuzey Amerika kıtasındaki şirketlerin yüzde 48’i aktif sürdürülebilirlik yöneticisi istihdam etmiş durumda; Avrupa’da bu oran yüzde 35, Güney Amerika’da yüzde 30, Afrika’da yüzde 20, Asya, Pasifik ve Ortadoğu’da yüzde ise 14. Sektörlere baktığımızda ise en çok ‘tüketici ürünleri’, ‘kimya’, ‘petrol ve doğalgaz’ sektörlerindeki şirketlerde sürdürülebilirlik yöneticilerinin görevlendirilmiş olduğunu görüyoruz. İklim krizi ve döngüsel ekonomiye geçişle ilgili yasal düzenlemelerin, bu konuda artış gösteren toplumsal farkındalığın, tüketicilerin ve medyanın etkisi burada kendini gösteriyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre 2050 yılına kadar hedeflenen sera gazı salım azaltımlarının yüzde 75’ini gerçekleştirmek için gerekli teknolojiler bugün için ticari açıdan ulaşılabilir düzeyde değil. Bu örnek, bütünsel sürdürülebilirlik yaklaşımlarının ve bu alanda inovasyonların önemini gözler önüne seriyor. Yalnız üretim değil, tüm değer zincirini düşünmek gerekiyor. Sürdürülebilirliğin esasını oluşturan ESG dediğimiz Çevresel, Toplumsal ve Yönetişim standartlarına uymak için erken davranan şirketler, avantaj yakalayacaklar. ESG konusunun bütünsel yaklaşımla ele alınması, şirketlerde inovasyonları teşvik edecek ve inovasyon, sürdürülebilir bir dünya için çok önemli. Bugün, bütünsel ESG yaklaşımlarıyla örnek oluşturan ÇEVKO Vakfı üyesi üç şirketin sunumunu dinleyeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Aralarında T.C. Ticaret Bakanlığı yetkilisi Didem Artunç Ünaltekin’in de yer aldığı katılımcılara teşekkür eden ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, çalışmaları paylaşmanın önemine vurgu yaparak şunları dile getirdi: “Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında Türkiye’de Ticaret Bakanlığı, devlet kurumları, özel sektör ve diğer paydaşlar arasında koordinasyon görevini üstlenmiş durumda. Kendilerine bu zorlu görevde başarılar diliyor, etkinliğimize katıldıkları için teşekkür ediyorum. Buradan bir duyuru yapacağım: 1 Kasım’da ‘Döngüsel Ekonomiye Geçişte Avrupa Birliği’nde Son Durum ve Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’ başlığı altında bir uluslararası konferans düzenliyoruz. Ülkemizde ve dünyada çevreyi, değer zincirini de dikkate alacak şekilde önceliklendiren şirketler, tedarikçiden bayiye kadar tüm çalışmalarda, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında BM hedeflerine uyum sağlamak için çaba harcıyorlar. Bu konuda zor olan kısım ise tüketim sonrası ortaya çıkan atıkların toplanıp geri dönüştürülmesi ve döngüsel ekonomiye kazandırılmasıdır. İşte bu alanda ülkemizde ciddi bir deneyim ve bilgi birikimi var ama daha çok yol almamız gerekiyor. Konferansımızda özellikle bu konuları ele alacağız.”

 

Coca-Cola İçecek Grup Sürdürülebilirlik Müdürü Seda Çınlar: “Sürdürülebilirliği Hem Çevresel Hem Sosyal açıdan Ele Alıyoruz”  

Coca-Cola İçecek (CCI) Grup Sürdürülebilirlik Müdürü Seda Çınlar, 20 yıllık sürdürülebilirlik yolculuklarını şöyle özetledi: “Coca-Cola sisteminin önemli şişeleyicileri arasında yer alıyoruz. Türkiye, Pakistan, Ortadoğu ve Orta Asya’da; 11 ülkede, 30 fabrikada, 10 bin çalışanımızla faaliyet gösteriyoruz. Sürdürülebilirlik yolculuğumuz, 2002 yılında Coca-Cola İçecek Çevre Politikasıyla başladı ve 2009 yılında ilk Sürdürülebilirlik Raporumuzu yayımladık. 2019’da ‘İş Dünyası Plastik Girişimi’ne imzacı olduk. İlk Entegre Faaliyet Raporumuzu 2020 yılında çıkardık. 2013 yılından bu yana UN Global Compact 100 Endeksi’nde yer alan ilk ve tek Türk şirketiyiz. Sürdürülebilirliği hem çevresel hem sosyal açıdan ele alıyoruz ve değer zincirimiz boyunca iş stratejimize entegre ediyoruz. Bunun da en büyük göstergesi olarak, bu yıl başında sürdürülebilirlik odaklı faaliyet çerçevemizi fonlama stratejisiyle birleştirerek sürdürülebilirlik endeksli tahvil ihraç ettik. Bu tahvil ile finansal strateji ve sürdürülebilirlik odak alanlarının arasındaki güçlü bağı da ortaya koymuş olduk. Geçen yıl 2030 yılı taahhütlerimizi paylaştık. 2030 Sürdürülebilirlik Taahhütlerimiz; çevresel ve sosyal altı başlık altında, 9 taahhütten oluşuyor.”

 

Konuşmasının devamında CCI’ın ambalaj, su, iklim ve toplum taahhütlerini aktaran Çınlar, “Çevresel açıdan daha az kaynak ve daha az atık ile daha kaliteli üretim için çalışıyoruz. Hedefimiz; 2030 yılına kadar ambalajlarımızda en az yüzde 50 oranında geri dönüştürülmüş plastik kullanmak. Ambalajlarımız hali hazırda yüzde 100 geri dönüştürülebilir ve bunu devam ettireceğiz. Bunun yanında toplama konusunda da hedeflerimiz var. Ambalajları toplamak ve geri dönüştürmek, diğer ülkelerde ambalaj toplama programlarına öncülük etmek ve farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. 2030’a kadar iş hacmimizi büyütürken değer zincirimiz boyunca mutlak karbon emisyonlarımızı 2015’e kıyasla yüzde 13, litre ürün başına emisyonlarımızı yüzde 50 azaltmayı taahhüt ettik. CCI bayilerinin ve öncelikli tedarikçilerinin CCI İnsan Hakları Politikası’na yüzde 100 uyumlu olmaları için gerekli mekanizmaları oluşturmayı da hedefliyoruz. CCI coğrafyası genelinde 2030’a kadar su verimliliğimizi 2020’ye kıyasla yüzde 20 artırmayı taahhüt ettik. Toplum projeleri aracılığıyla su nötrlüğünü ve su sıkıntısı olan bölgelerde su güvenliğini sağlamak, tesislerimizi yüzde 100 yenilenebilir elektrikle çalıştırmak ve karbon nötr üretime geçmek, hedeflerimiz arasında yer alıyor. Tarımdan satış noktalarına kadar tüm değer zincirimiz boyunca çalışmalarımız devam edecek. Ayrıca 2030 yılına kadar yeni işe alınan kişilerin yüzde 35'inin, yönetici pozisyonlarının yüzde 40’ının ve icra komitesi üyelerinin yüzde 50’sinin kadınlardan oluşmasını sağlamak; 2030 itibarıyla kadınların, gençlerin güçlendirilmesi ve çevrenin korunmasına odaklanan sürdürülebilir kalkınma programları ile toplam 3,5 milyon faydalanıcıya ulaşmak, diğer hedeflerimizden. Sosyal girişimcilerin de önünü açmaya devam edeceğiz.” dedi.

 

PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl: “Üretim ve Dağıtımın Yanında Tarımsal Üretimden de Sorumluyuz” 

PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl, PepsiCo Türkiye’nin sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında şu bilgileri paylaştı: “PepsiCo, dünyanın 2. büyük yiyecek içecek şirketi. 2021 yılı faaliyet raporumuzda 80 milyar dolar net gelirimiz olduğunu beyan ettik. 23 adet milyar dolar değerindeki markamızla, 200’den fazla ülke ve bölgede, 290 binden fazla çalışanımızla global anlamda lider bir şirketiz. 60 yıldan bu yana da 12 markamızla Türkiye’de faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Türkiye’de üç yiyecek, üç de içecek fabrikamız bulunuyor. Üretim ve dağıtım sorumluluğumuz yanında tarımsal üretimden de sorumluyuz. Binden fazla çiftçiyle sözleşmeli tarım faaliyeti yürütüyoruz. Özellikle cipslik patates üretiminde 20’den fazla şehirde patates üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu toplantıyı yapmamızdaki amaçlarımızdan biri de iklim değişikliğinin hayatlarımıza olan etkisini konuşmak, bunu önleme yönünde de neler yaptığımızı aktarmak. Gıdaya ve suya ulaşımdaki sorunlar, bizi ve diğer global şirketleri ciddi aksiyonlar almaya yönlendiriyor. Pozitif tarım, pozitif değer zinciri ve pozitif seçenekler başlıkları altında gezegenimizin sınırlarını dikkate alarak, dünyamız ve insanlar için olumlu değişimi teşvik ederek değer yaratma şeklimizi dönüştürüyoruz. Tüm sonuçlarımızı raporluyoruz. Pozitif tarım ile yenileyici tarımı hızlandırmayı, tarım topluluklarını güçlendirmeyi hedefliyoruz.”

 

“Pozitif değer zinciri hedefimiz; döngüsel, dahil edici bir ekonomi inşa etmek” diyen Hatice Örs Bingöl, sözlerine şöyle devam etti: “Net sıfır emisyon hedefimiz, sürdürülebilir ambalajlar ve su pozitif, anlamlı büyüme fırsatları, çeşitlilik, eşitlik ve dahil etme de bu başlık altında yer almakta… Pozitif değer zinciri uygulamalarımız ise tarlada başlıyor. Verimliliği takip ediyoruz, organomineral gübre olan ‘naturalis’ adını verdiğimiz gübreyi kullanıyoruz. Üretim noktalarımızda organik atıklar çöpe gitmiyor, çökelti haline getiriliyor ve bio-metanizasyon tesislerimizde elektrik elde ediyoruz. Tüm fabrikalarımız 2021 yılında yüzde 100 yenilenebilir elektrik kullanımına geçti. Enerji ve su tasarrufu olmazsa olmazlarımızdan. Son başlık olarak pozitif seçeneklerden söz etmek istiyorum. Topluma, kendileri ve gezegen için daha iyi seçimler yapmaları için ilham vermek amacımız. Genişletilmiş seçenekler, inovatif ambalaj çözümleri, gezegen ve insan pozitif markalar da bu başlık altında yer almakta… Türkiye’deki sürdürülebilirlik çalışmalarımızda da bu üç önemli başlık altında devam etmekte. Yüzde 100 yerli ve sürdürülebilir patates, damla sulama, Agro Akademi, yüzde 100 yenilebilir elektrik, sıfır atık belgesi ile üretim, içecek ambalajlarımızda kullandığımız plastiğin yüzde 33’ünü geri dönüştürülmüş PET kullanımı, Türkiye’de geçtiğimiz yıl Gazlı İçecek kategorisinde bir ilk olma özelliği taşıyan Pepsi markamıza ait 1lt’lik PET şişelerde 100 geri dönüştürülmüş PET kullanımı, Lay’s Yenileyici Tarım Projesi, TİDER ile gıda bağışı gibi hedefler ve projelerimiz ise ülkemizdeki sürdürülebilirlik çalışmalarımızdan birkaçı.Geçen yıl Yılın Sürdürebilirlik Şampiyonu (Green Champ Of The Year) ödülünü de aldık ki bu, birçok ödülümüzden biridir.”

 

Uludağ İçecek Ar-Ge Uzmanı Dr. Hande Hayrabolulu: “Sürdürülebilirlik Çalışmalarımızdaki Vizyonumuz, 110 Yıllık Geçmişimizle Gelecek Arasında Dengeli Bir Bağ Kurmak”

Uludağ İçecek Ar-Ge Uzmanı Dr. Hande Hayrabolulu ise şirketin iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında şu bilgileri aktardı: “Tarihi, doğal maden suyu ile 1912’ye uzanan ve meşrubat üretimiyle temelleri 1930 yılında atılan şirketimiz, 100 yılı aşkın köklü bir geçmişe sahip. Başta Uludağ Gazozu ve Uludağ Limonata olmak üzere tüm içecek çeşitlerimizi, Bursa’nın Yenice Sanayi Bölgesi’nde, 98 bin metrekarelik bir alan üzerinde kurulu olan meşrubat fabrikamızda üretiyoruz. 1912 yılından beri Uludağ Çaybaşı Köyü’nde şişelenen Uludağ Doğal Maden Suyu ve doğal maden suyundan üretilen Uludağ Frutti çeşitlerimizi ise toplan 50 bin metrekarelik alana yayılmış olan tesisimizde üretiyoruz. Toplam 9 dolum hattımızla, saatte 210 bin cam şişe, 153 bin PET şişe ve 36 bin metal kutu içecek üretim kapasitesine sahibiz. Mevcut durumda 7 kategori, 12 alt marka ve 49 farklı ürün çeşidimizle hem yurt içi hem de yurt dışı pazarda faaliyet gösteriyoruz. Vizyoner bakış açımızla sektörümüzde pek çok ilklere imza atmış bir markayız. 2017’de, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilen Uludağ İçecek Ar-Ge Merkezi unvanını almaya hak kazandık; Türkiye’nin içecek sektöründeki ilk devlet destekli Ar-Ge Merkezi’ni kurduk. Sürdürülebilirlik Çalışmalarımızdaki temel vizyonumuz ise Uludağ’ın 110 yıllık geçmişi ve geleceği arasında dengeli bir bağ kurmak, 2030 ve 2050’ye de hazır olmak.”

 

Sözlerine “Sorumlu üretim ve tüketim çalışmalarımızı, sağlıklı ve sorumlu üretim/ tüketim, gıda güvenliği, çalışan memnuniyeti ile toplamsal cinsiyet eşitliğini içeriyor” şeklinde devam eden Dr. Hande Hayrabolulu, “Koruyucusuz içecek üretimi, bizim için çok önemli. 2017 yılından itibaren dünyada ilk kez gazlı içecek üretiminde aseptik dolum teknolojisini kullanmaya başladık ve tüm ürün gruplarımızı raf ömründen taviz vermeden koruyucusuz olarak üretmeyi başardık. Türkiye’de doğal kaynak suyu, doğal maden suyu ve içecek sektöründe TSE COVİD-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almaya hak kazanan ilk firmayız. Hem üretim öncesi hem de ürünün tüketiciye ulaşıncaya kadarki tüm süreçlerin kontrolünü sağladığımız Uçtan Uca İzlenebilirlik Sistemini uygulamaktayız. Toplumsal cinsiyet eşitliği ise vizyonumuzun ayrılmaz bir parçası. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız ise şu başlıklar altında toplanıyor: Atık yönetimi ve atıklarımızın azaltılması, doğal kaynak tüketimimizin azaltılması, karbon emisyonlarımızın azaltılması ve enerji verimliliği. Her üretim tesisimizde Sıfır Atık Sertifikası’na sahibiz. Çevre dostu, alternatif ambalajlara geçiş konusunda da Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Su ayak izimizin azaltılması ve su geri kazanımı çalışmalarımız da devam etmekte. Yılda ortalama 96 bin metreküp atık suyun arıtımını başardık. Hammadde işlemeden, ambalaja; lojistikten üretim faaliyetlerine ve depolamaya, karbon ayak izimizi azaltma çalışmalarımız devam ediyor. Enerji verimliliği çalışmalarımız sonucunda yıllık 4 milyon kWh tasarruf sağladık. Yenilenebilir güneş enerjisi geçişimizle birlikte Bir yılda tükettiğimiz elektrik enerjisinin yüzde 30’unu güneş enerjisi ile elde ediyoruz. Bu sayede Yıllık 5 milyon kWh daha tasarruf sağlıyoruz. GES kurulumumuz, 30 bin metrekarelik alana yayılmakta. Karbon salımını; 2030 yılına kadar yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılına kadar da net sıfıra ulaşmayı hedefliyoruz. Şirketimiz aynı zamanda ÇEVKO Vakfı kurucuları arasında. Sürdürülebilirlik odaklı bu çalışmalarımızla da birçok ödül kazandık” dedi.

 

178 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen online söyleşinin kaydı, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izlenebilir: 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version