“Grip oldum”, yerini “Covid oldum”a bırakıyor.

Yeni varyant, hayatımızdaki bundan önceki hastalık yapan tüm virüsler içinde “virüslerin bulaştırma katsayısında” zirveye oturdu. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya yaptığı açıklamada, bu son dalgada COVID 19’ın hayati tehdit eden bir hastalıktan, iş gücü kaybı yaratan bir hastalığa döndüğünü ifade etti.

 

Prof. Dr. Şevket Özkaya hem vatandaşların hem de bu konuda uzmanların gereksiz yere panik yapmalarına gerek olmadığını belirtti. Ancak yine de COVID 19’un hala tehlikeli olduğunu vurgulayarak, önümüzdeki günlerde dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Şevket Özkaya, “Artık "grip oldum" yerine "covid oldum" terimini kullanmaya başladık. Hastalık, semptomlar, seyir ve artık uyguladığımız konservatif tedavi dahil her şeyi ile aynı seyrediyor.” açıklamalarında bulundu.

 

Peki COVID 19 neden hala tehlikeli?

COVID 19 Omicron BA4/5 varyantı, doğadaki ve hayatımızda yer alan tüm virüsler içinde en bulaştırıcı virüs halini aldığını söyleyen Prof. Dr. Şevket Özkaya, “Hızla artan vaka sayılarını buna bağlayabiliriz. Ancak ağır hastalık yapma gücü ve ölüm oranı oldukça azaldı.” dedi. Grip virüsünün bulaştırıcılık süresinin 1 veya 2 gün olduğunu belirten Prof. Dr. Şevket Özkaya, “Bu sürede kaç kişiye bulaştırdığınızı düşünün. Grip olduğunuzda 2 gün dinlenir ve 2 gün kendinizi toplumdan izole ederseniz. Böylece hem bulaştırıcılığınız hem de hastalığınız geçer.” diye konuştu.  Ancak şu anda COVID 19 yeni Omicron Varyantının çok bulaşıcı olduğunu ve neredeyse 7-10 gün boyunca bulaştırıcılığının ve hastalık süresinin devam ettiğini dile getirdi.

 

“Günlük 100.000 COVID 19 vakasına rağmen ağır hasta sayısı ve ölüm çok az.”

Virüsün, bu kadar uzun süre bulaştırıcı olması ile bir anda toplumda çok fazla insana bulaştığına işaret eden Prof. Dr. Özkaya, “Bugünlerde günlük 100.000 üzerinde COVID 19 vakası olmasına rağmen ağır hasta sayısı ve ölüm çok az. Bunun nedeni aşıların hala ağır hastalıktan koruması, sürü veya toplum bağışıklığı kazanması.” olduğunu söyledi. Prof. Özkaya, “Siz aşı olarak, aslında toplumda henüz aşılanmayan veya o hastalığa henüz yakalanmamış kişileri de koruyorsunuz. O nedenle hatırlatma aşılarının mutlaka olunması lazım. Böylece yeni varyant virüslerin, hastalık yapma şiddeti azalıyor hem de vücut virus ile nasıl savaşacağını öğreniyor" diye konuştu. Prof. Özkaya bu sayede COVID 19’a bağlı zatürre olarak bilinen akciğer etkilenmesi ve ölüm vakalarının, önemsenmeyen Grip hastalığına göre çok daha az olduğunu söyledi.

 

Peki yoğun bakımlarda ve hastanede yatışlarında artış neye bağlı?

Hastane ve yoğun bakımlardaki durum ile ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Özkaya, “Özellikle yoğun bakımda yatan ve hastanede yatan hastalarda COVID 19’u, ek hastalık olarak saptıyoruz. Yani hasta COVID 19 dışı nedenlerden hastaneye ve/veya yoğun bakıma yatıyor ve birçoğunda COVID 19 tesadüf saptanıyor.” dedi.

 

“Ciddi iş gücü kaybı ortaya çıkıyor.”
Prof. Dr. Özkaya, COVID 19 ile enfekte olan bir kişinin neredeyse 7-10 gün boğaz ağrısı, ateş, öksürük, eklem ve baş ağrıları çektiğine dikkat çekti. Uzamış COVID denilen beyin sisinin de oluşmasıyla ciddi iş gücü kaybının ortaya çıktığına vurgu yaptı. Prof. Dr. Özkaya son olarak, aşıların koruyucu etkisini kanıtlamak için bir hasta örneği üzerinden değerlendirmeler yaptı. Prof. Dr. Özkaya, “43 yaşındaki kadın hastamız geçen yıl aşı olmadığı için COVID 19 hastalığını ağır atlatmış, akciğer tutulumu olduğu için uzunca süre hastanede yatmak sorunda kalmış ve iyileşince COVID 19 aşılarını olmuştu. 1 sene sonra tekrar COVID 19 yeni varyant ile enfekte oldu ve akciğer tutulumu olmadan grip benzeri semptomlarla iyileşti. Evinde kendini izole ederek ve dinlenerek bu hastalığı aşılarını tamamladığı için hafif şekilde atlattı." diyerek sözlerine son verdi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version