İnmenin 5 Belirtisine Dikkat

İnme (felç) dünyada ve ülkemizde kalıcı sakatlık ile hayati risk nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. İnme geçiren kişilerde aniden ortaya çıkan bir tarafta güçsüzlük, uyuşma veya konuşma zorluğu en sık görülen belirtiler arasında bulunuyor. İnme belirtileri bazen geri dönüşlü olabilirken, bu rahatsızlığa doğru müdahale edilmediğinde sıklıkla kalıcı hasar oluşabiliyor. Ancak erken müdahale, felcin kalıcı hale gelmesini önleyebilir. İnme geçiren bir hastada belirtiler ortaya çıktıktan sonra ilk 6 saatte tedaviye başlanması özellikle damar tıkanıklığına bağlı ortaya çıkabilecek hasarın düzeltilebilmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu yüzden inme belirtileri görülen kişilerin zaman kaybetmeden sağlık kuruluşuna götürülmesi ve inme tedavisine hızla başlanması gerekiyor. Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Elif Sarıönder Gencer, 29 Ekim Dünya İnme Günü nedeniyle inme (felç) hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. 

 

İnme hastalığını tanıyın

İnme (felç)  beynin ne kadar süreyle kan akışından yoksun olduğuna ve hangi kısmın etkilendiğine bağlı olarak, bazı bölgelerde geçici veya kalıcı sakatlıklar yaşanması durumu olarak ifade edilmektedir. İnme (felç), vücutta vasküler (damarsal) olaylara bağlı ani gelişen fokal nörolojik belirtiler için kullanılır. İnme sonrası kişi birçok işi yapmada yakınlarına bağımlı hale gelebilir. Ayrıca inme en fazla fonksiyon kaybına, diğer bir deyişle kalıcı engelliliğe yol açan hastalıklar arasında ilk sıralarda yer almaktadır ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. İnmenin iki çeşidi vardır. Bunlar damar tıkanıklığına bağlı iskemik inme veya  kan damarı sızıntısına bağlı hemorajik inmedir. Bazı hastalarda beyine giden kan akışının geçici olarak kesilmesi ile oluşan kalıcı belirtilere neden olmayan geçici iskemik atak ortaya çıkar.

 

Kadınlarda daha çok görülüyor

55 yaş üzeri kişilerin, gençlere kıyasla inme olasılığı daha yüksektir. Erkeklerde inme riski de kadınlara oranla daha yüksek seyretmesine rağmen kadınlarda inmeden dolayı ölüm oranları erkeklerden fazladır. Östrojen içeren doğum kontrol haplarının veya hormon tedavilerinin kullanılması felç riskini artırır. Fazla kilolu ya da obezite hastası olmak, fiziksel hareketsizlik, sigara veya uyuşturucu kullanımı inme geçirme riskini artırabilir. Tıbbi olarak inme için yüksek riskli hastalıklar arasında; hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet, kalp yetmezliği, atrial fibrilasyon gibi kalp ritim bozuklukları, obsrüktif uyku apnesi sayılabilir.

 

Belirtileri anlamak büyük önem taşıyor

Öncelikle hastanın inme geçirdiğini anlamak çok önemlidir. Bir kişi veya çevresindeki biri felç geçiriyorsa, belirtilerin başladığı zamana da dikkat edilmesi gerekir. Çünkü bu hastalıkta tedaviden en çok fayda gören hasta grubu belirtiler başladıktan sonra ilk saatlerde tedavi edilenlerdir. 

 

Bir kişide aniden ortaya şu belirtiler varsa inmeden şüphelenilmesi gerekir;

  1. Yüzde kayma 
  2. Konuşmada bozulma
  3. Aynı taraf kol ya da bacakta güçsüzlük
  4. Çift görme 
  5. Ani görme kaybı

 

Belirtilerden bir veya birkaçının görülmesi durumunda zaman kaybetmeden acil tıbbi yardım için arama yapmak gerekir. Semptomların değişip değişmeyeceğini görmek adına zaman kaybetmemek önemlidir. İnme için her dakika, her saniye büyük önem arz etmektedir. İnme ne kadar uzun süre tedavi edilmezse, beyin hasarı ve sakatlık potansiyeli de o ölçüde artar. 

 

Zaman kaybetmeden tedaviye başlanması gerekiyor

Akut inmeli hastanın değerlendirilmesi ve tedavi planlamasında görüntüleme tetkikleri olmazsa olmazdır. Akut inmeli hastanın beyin görüntülemesi için en sık kullanılan yöntem “kontrastsız Beyin Bilgisayarlı Tomografisi (BBT)”dir. Bu işlem kolay ulaşılabilir oluşu, hızlı ve kısa sürede çekim yapılabilmesi, kanamayı dışlamak için yeterli oluşu ve MRG çekilmesinin uygun olmadığı vakalarda da uygulanabilmesi nedeniyle avantajlıdır.

 

Girişimsel yöntemle pıhtı çıkarılabiliyor!

Erken müdahale felcin kalıcı olmasını önleyebilir. Hastaya ne kadar erken müdahale edilirse, felcin düzelme şansı da o kadar fazla olacaktır. İdeali, hastanın ilk birkaç saat içinde tedavisinin yapılabilmesidir. İlk 4-5 saatte ilaçlı pıhtı eritici tedavi, yani tromboliz tedavisi yıllardır hastalara uygulanabilmekteyken, 2015 yılından beri ilk 6 saat içinde de anjiyografik pıhtı çıkarma (trombektomi) tedavisinin yararı kanıtlanmıştır. İlk 6 saatte uygulanan anjiyografik pıhtı çıkarma tedavisi çok önemlidir çünkü tedavi edilen 4 hastanın 1’i tamamen eski sağlığına ve hayatına dönebilmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version