Hülya Koçyiğit, TRT 2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar” programında konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Programın, bu haftaki konuğu, yapımcı Cemal Okan oldu.
Türkiye'nin ilk dublaj stüdyolarından olan Fono Film’de çalışarak sektöre adım atan Cemal Okan, sektöre başladığı ilk yıllarda yaşadığı deneyimlerden söz etti. Okan, o günleri ‘’Akaretler yokuşunu çok çıktım, bir tekmeyle aşağı inip tekrardan yokuşu çıktım. Bizim sektörümüz kolay bir sektör değil. Aile şirketi çok daha zor. İki amcam ve bir de babamla çalıştım. O kadar uğraşmışım emek sarf etmişim, amcam ya da babam, o iş öyle olmayacak, diyor. Tekrar Akaretler yokuşundan aşağı yuvarlan, tekrardan o yokuşu çık. Bu serüven bir 16-17 sene sürdü. Gençlere hep onu söylüyorum. Şimdiki gençler çok sabırsız. Hemen neticeyi gitmek istiyorlar. Ben oraya ulaşabilmek için çok çaba sarf ettim. Şu an dünya çok hızlı. Onlara da bir şey diyemiyorum, işleri de çok zor. Hayat da çok hızlandı. Bizim zamanımızda bu kadar şey yoktu. Nasıl yapmışız, diye kendi kendime de bazen sorguluyorum. Gördüklerimi şimdi gençlere, dilimin yettiğince, gücümün yettiğince anlatmaya çalışıyorum. O dönemler çok özel ve güzel dönemlerdi.’’ dedi.
Ülkemizin yurtdışı satışlarında en önemli türlerin dramalar olduğunu söyleyen Cemal Okan, ‘’Teknolojik anlamda hala biraz eksiklerimiz olabilir. Bir Marvel, bir Top Gun filmi çekebilir miyiz? Çünkü bu filmlerde büyük bütçeler var. Bana yüz milyon dolarlık bir bütçe verin, ben öyle bir filmde o parayı nasıl harcayacağımı da bilemem. Çünkü alışık değiliz o paralarla iş yapmaya. Belki bu yüzden böyle işlere çok fazla giremiyoruz. Bizim asıl en önemli olduğumuz taraf dramalarımız ve komedilerimiz. Dramalarımızı yurtdışına satabiliyoruz, komedilerimiz çok lokal kalıyor, onları fazla dışarı açamıyoruz.’’ dedi.
Cemal Okan, Roma’da Ölümlü Dünya filminin gösteriminin sonrası yaşadığı anıyı ise ‘’Roma'dan bir davet aldık biz. Bir ödül almak üzere davet ettiler. Açılış filminde sizden bir film verelim, dediler. Ölümlü Dünya diye bir filmimiz vardı, açılışı da onla yaptık. Niye Ölümlü Dünya filmini seçtiler dite düşündüm. Bir komedi filmi. Akşam filmden sonra yemekte, RAI televizyonunun ileri gelenlerinden bir hanımefendi, filminize bayıldım çok sevdim, dedi. Film altyazılıydı ama komedi lokal ve bazı esprileri çevirmeniz zor oluyor. Çok hoşuma gitti.’’ diyerek paylaştı.
‘’Sinemada dünyada üçüncüsüyüz. Amerikan filmleri bizi dövemiyor. Eskiden dövüyorlardı ama şimdi biz onları çok rahat kendi ülkemizde dövüyoruz. Dizilerimizle de aşağı yukarı 152 ülkeye ihracat yapıyoruz. Ve bu konuda da dünyada iki numarayız.’’ diyen Cemal Okan işini aşkla yaptığını söyledi. Yapımcı Timur Savcı ile ortak bir şirketi bulunan Cemal Okan, birlikte ortaklık yaparak sektörde gönül birlikteliği başlattıklarını belirtti ve ‘’Biz mevcut pastadan bir şey kapmak tarafında değildik. Biz girdiğimiz zaman 36 milyon 37 milyon seyirci vardı. Biz sadece sektörü büyütmenin yolunu açmak için aslında bu işte gönül birlikteliği başlattık. Çünkü ben hayata hep paylaşmayla bakıyorum. Paylaşmadan büyüyemezsiniz. Bunu becerebilmek çok önemliydi. Biz becerdik. İkimizin de egosu yok. En iyisini yapmak için çok mücadele ediyoruz. ama kişisel olarak birbirimizle hiç bir zaman ‘’sen yaptın ben yaptım’’ demedik. Türkiye’de üzüldüğüm konu bu. Niçin bir şeyleri paylaşamıyoruz, neden paylaşamıyoruz? Paylaşırsak aslında çok daha büyüyebiliriz.’’ dedi.
Yapımcının parayı koyan değil, bulan insan olduğunu söyleyen Cemal Okan ‘’Biz matematik yapmazsak bu işten çok zarar ederiz. Tamamen matematikle çalışıyoruz. Bazı filmleri yapmama sebebimizi sorarsanız, matematik tutmadığı için yapmadık.’’ dedi.
‘’Neyin olmayacağı ile ilgili bugüne kadar hiç yanılmadık. Ama neyin olacağı ile ilgili biraz sürpriz yaşadık’’ diyen Cemal Okan dijital plafformların sinemanın yerinin almasının mümkün olmadığını söyledi.
Okan, konuyla ilgili düşüncelerini ‘’Hepsinin yeri ayrı. Sinemanın yeri bambaşka. Çünkü orada bir sosyalleşme alanı var. Dijital platformların sinemanın yerini alması mümkün değil. Doğru ekonomi, doğru matematik yapan insanlar, doğru içerikleri daha kaliteli içerikleri üreterek devam ediyor. Sinema batıyor dedik, pandeminin arkasından Bergen diye bir film çıktı baktığınızda. Demek ki eğer doğru içeriği sinemaya koyarsak değerini buluyor. Hakkını vererek yapmak lazım. Hakkını vererek yaptığımız her şeyin karşılığı gelir. Ben dijital platformların sinemayı bozacağına inanmıyorum. Biz de yaptık, ben de yaptım. ‘’Sen Yaşamaya Bak’’ filmi. Dünyada yetmiş altı ülkede ilk ona girdi film. 18 ülkede birinci çıktık. Bu çok sevindirici bir şey. Türkiye adına baktığınızda çok önemli, gurur duydum. Amerika’ya gittiğimde, ilk zamanlar Türkiye'nin yerini bilmezdi kimse. Şimdi artık her milimetrekaremizi biliyorlar. Diziler sayesinde, senede 700-750 milyon seyirciye ulaştık dünyada. Bizim ürettiğimiz işlerin dünyada değer görmesi çok değerli.’’ diyerek paylaştı.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı