KRONİK RAHATSIZLIKLARI OLANLAR KURBAN BAYRAMINDA ET TÜKETİME ÖZEN GÖSTERMELİ
FAZLA ET TÜKETİMİ SUSUZLUK, KABIZLIK, KÖTÜ NEFES KOKUSU YAPABİLİR !
Kurban bayramının yaklaştığı bu günlerde, özellikle kırmızı et tüketimi ile ilgili bazı konularda, uzmanlar dikkat etmemiz gereken konuları belirtiyor.
Et ve et ürünleri günlük protein ihtiyacımızı karşılamamıza yarayan en önemli gıda kaynaklarımızdan biridir. En önemli protein kaynağı olmasının yanı sıra, B12 vitamini, kreatinin, mineraller gibi birçok bileşeni de bu besinler ile vücudumuza et ürünleri ile alıyoruz. Elbette ki, bu besinin hangi miktarda tüketildiği ve kalitesi önemli bir faktör.
YYÜ Gaziosmanpaşa Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Muharrem Battal, kurban bayramı döneminde artan kırmızı et tüketimi ile ilgili dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgiler verdi.
Kırmızı et en önemli protein kaynaklarından birisidir, ancak sindiriminin uzun sürmesi ve diğer gıdalara göre daha zor olmasından dolayı, sınırlı ve kontrollü tüketilmesi öneriliyor.
Özellikle kalp hastalığı, diyabet, kronik karaciğer hastalığı, hipertansiyon, solunum sıkıntısı, gibi kronik hastalıkları olanlar ve gastrointestinal sistemde sorunu olduğu bilinen hastaların daha dikkatli olması gerekmektedir.
Aşırı et tüketiminin, susuzluk, kabızlık, nefesin kötü kokması, karaciğer ve kalbin daha fazla çalışması gibi problemlere sebep olduğu da biliniyor. Bu bakımdan et tüketimi aslında herkes için önem teşkil ederken, rahatsızlıkları olanlar için ayrıca dikkat ve özen gerektiriyor.
Kurban Bayramı süresince dikkat etmemiz gereken önemli noktalardan bazıları:
- Taze kesilen hayvanlardan elde edilen etlerin daha sert olduğu ve bu gıdaların pişirilmesi ve hatta emiliminin de normalden uzun sürdüğüdür. Dolayısıyla, etleri tüketmeden önce 1-2 gün buzdolabında dinlendirilmesi ve saklama koşullarına çok dikkat edilmesi tavsiye edilmektedir.
- Etlerin, küçük porsiyonlar halinde, saklama kapları ya da buzdolabı poşetleri içerisinde, buzdolabında saklanması ve dinlendirilmesi gerekmektedir. Taze et, sıcak hava ile birlikte bakteri üretmeye çok açık olduğu için, kesilen kurban etinin, en kısa sürede buz dolabına konması ve burada saklanması gerekmektedir. Bu şekilde bakteri üremesi riski azaltılabilir.
- Ayrıca, hayvanların uygun koşullarda ve temizliğe çok dikkat edilerek kesilmesi de çok önemlidir. Hijyenik olmayan kesim merkezlerinde kesimi yapılan hayvanların, bakteri üretimine çok daha açık olduğu bilindiğinden, kesim sırasındaki hijyene ve koşullara dikkat edilmelidir.
- Et tüketimi sırasında dengeyi sağlayabilecek amacıyla, eti, sindirimin daha hızlı olduğu erken saatteki öğünlerde, küçük porsiyonlar ile ve yanında mutlaka az yağ ya da buhar ve haşlama yoluyla pişmiş mevsimsel sebzeler ve/veya salatalar ile tüketilmesi; Kurban bayramının yaz mevsimine denk geldiği göz önüne alınırsa da, bol su tüketimi ile desteklenmesi gerekir. Bu şekilde sindirilmesine de yardımcı olunacaktır.
- Etin pişirilmesinde tuz ve baharat kullanımına da dikkat edilmelidir. Sağlıklı bir bireyin günlük tuz ihtiyacı 6grdır, bu silme 1 çay kaşığı tuz demektir. Ancak sabah kahvaltısında tükettiğimiz peynir ve zeytinden, yemeklerde kullanılan salçaya kadar çeşitli ürünler de tuz ihtiva ettiğinden günlük kullanımı buna göre ayarlamamız gerekmektedir.
- Mevsimsel olarak, sıcaklarla mücadele eden vücudumuza, aşırı yağ, tuz veya baharat yüklemememiz, eti tüketme şekli olarak da, ızgara ya da haşlama şeklini tercih etmemiz, sindirimin kolaylaşmasına ve tükettikten sonra oluşan rahatsızlık hissinin ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Az pişmiş veya aşırı pişmiş etler de sindirimi zorlaştıracağından, tüketim sonrası hazımsızlık, şişkinlik, karın ağrıları gibi semptomlar görülebilmektedir. Dolayısıyla etin pişirilmesi de sindirime etki eden öneli bir etmendir.
Et tüketimi ile kanser gelişimi arasında bir ilişki var mı?
Bazı danışanlarımızın sıklıkla sorduğu bu soruya şu şekilde cevap verelim. Yıllardır ortaya konulan çalışmalarda bazı kaynaklarda, özellikle kalın bağırsak kanseri riskinin, et tüketimi ile arttığı ifade edilmektedir. Pankreas kanseri ile prostat kanseri için de benzer bazı çalışmalar mevcuttur. Ancak bu bulguların kanıt düzeyi düşüktür. Burada dikkat çekeceğimiz konu, yaşam biçiminin toptan şekillendirilmesi gerekmektedir, sadece besin kaynağını ve beslenmeyi değiştirmekten ziyade, yaşam tarzının tümden değiştirilmesi, örneğin spor, hareket, bazı besin gruplarının azaltılması, bazı besin gruplarının daha fazla tüketilmesi, düzenli uyku vb gibi tüm etmenlerin düzenlenmesi gereklidir. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü tarafından, et tüketiminin kısıtlanması ya da yasaklanması ile ilgili bir öneri de bulunmamaktadır.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırıya kaçmamak, dengeli olmak, kendimizi tanımak yaşam kalitemizin artmasını sağlayacaktır.
Sağlıklı ve mutlu iyi bayramlar dileğiyle
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı