İnsanlığın en derinleri gören gözü: James Webb Uzay Teleskobu

Egeli bilim insanı Prof. Dr. Mutlu Yıldız, insanlığın büyük gözünü anlattı

 

Uzaya gönderilen en gelişmiş uzay teleskobu olma özelliğini taşıyan ve kâinatın en derin noktalarını detaylarıyla görüntüleyen James Webb Uzay Teleskobu ile ilgili bilgiler veren Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Astrofizik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mutlu Yıldız, “James Webb’in şu ana kadar yaptığı gözlemler doğrultusunda birbirinden farklı çalışmalar mevcut. Bu çalışmalardan birinde Yerden 5 bin  ışık yılı uzakta olan Wolf-Rayet 140 adlı ikili sistem için yapılan gözlemlerde parmak izine benzer görüntüler saptandı. Ayrıca, güneş sistemi dışındaki bir gezegenin (WASP-39b) atmosferinde karbondioksit için ilk net kanıtı elde edildi” dedi.

 

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Astrofizik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mutlu Yıldız ve Astrofizik Bilim Dalı Doktora Öğrencisi Sibel Örtel,  James Webb Uzay Teleskobu’nun insanlığın şimdiye kadar uzaya gönderdiği en gelişmiş uzay teleskobu olma özelliği taşıdığını ve insanlığın en derinleri gören gözü olduğunu söyledi.

 

Prof. Dr. Mutlu Yıldız, “Uzayda ne kadar derine bakarsak o kadar geçmişi yani evrenin daha genç halini görüyoruz. Genç evrende oluşan gökcisimlerini gözleyebilmek için güçlü kızılötesi teleskoplara ihtiyaç vardır. Çünkü erken evrendeki bir ışık kaynağının yaydığı görsel ve moröte ışınlar kırmızıya kaymadan dolayı şu an yapılan gözlemlerde yakın ve orta kızılöte dalga boylarında gözlenir. Kırmızıya kayma olarak adlandırılan parametre cismin bizden olan uzaklığıyla doğru orantılıdır. Uzaklık ne kadar fazlaysa kırmızıya kayma da o kadar fazla olacaktır. Bu doğrultuda hazırlanarak evrendeki ilk ışık kaynaklarını gözleyecek olan James Webb Uzay Teleskobu 25 Aralık 2021 tarihinde fırlatıldı. Yer’in Lagrange 2 (L2) noktasına yerleşen bu teleskop sayesinde ilk kez evrenin karanlık çağından hemen sonra oluşan yıldızları ve galaksileri gözleme imkânı bulduk” diye konuştu.

 

James Webb’in ne kadar derine bakacağını Hubble Uzay Teleskobu ile kıyaslayarak anlaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Mutlu Yıldız, “Hubble ilk oluşan gökadaların bebeklik (infant) çağını gözledi. James Webb teleskobu ise bu gökadalarının yeni doğan (newborn) (~13.5 milyar yıl ötedeki) halini gözlüyor. Bu sayede Webb teleskobu, yaptığı ve yapacağı gözlemlerle birçok alanda evrenin tarihini ve kökenimizi anlama arayışına ışık tutacak. İlk oluşan ışık kaynağı, yeniden iyonlaşma, galaksilerin oluşumu ve birleşmesi, yıldız oluşumu, yaşamın olabileceği gezegenlerin oluşumu ve güneş sisteminin evrimine kadar evrenin tarihindeki her aşamayı inceleyecek” dedi.

 

“Parmak izine benzer görüntüler elde edildi”

James Webb’in şu ana kadar yaptığı gözlemler doğrultusunda birbirinden farklı çalışmaların mevcut olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mutlu Yıldız, “Bu çalışmalardan birinde Yer’den 5.000 ışık yılı uzakta olan Wolf-Rayet 140 adlı ikili sistem için yapılan gözlemlerde parmak izine benzer görüntüler elde edildi. Bu ikili sistem O tayf türünden bir yıldız ile Wolf-Rayet bir yıldızdan oluşuyor. Yıldızlar yörünge üzerinde birbirine yaklaştığında yıldız rüzgârlarının karşılaşması sonucu gazın sıkışmasıyla toz oluşuyor. Oluşan bu toz sistemin çevresinde halka şeklinde yayılıyor. Yıldızların yörüngesi 8 yılda bir karşılaşmalarına vesile olduğu için her karşılaşmada oluşan toz halkaları genişleyerek adeta bir ağacın yaş halkası gibi görünmesine sebep oluyor” diye konuştu.  

 

Güneş sistemi dışındaki bir gezegende karbondioksit kanıtı belirlendi

James Webb’in yaptığı gözlemleri inceleyen farklı bir araştırma ekibinin,  güneş sistemi dışındaki bir gezegenin (WASP-39b) atmosferinde karbondioksit için ilk net kanıtı elde ettiğini paylaşan Astrofizik Bilim Dalı Doktora Öğrencisi Sibel Örtel,   “Güneş benzeri bir yıldızın çevresinde dolanan gezegenin bu gözlemi, gezegenin bileşimi ve oluşumu hakkında önemli bilgiler sağlıyor. Bu gezegen bizden 700 ışık yılı uzakta bulunan bir sistemde yer alıyor. Jüpiter’in dörtte biri kadar kütleye ve Jüpiter’den 1.3 kat daha büyük bir yarıçapa sahip. Gezegenin kütlesi Jüpiter’e göre azken yarıçapının büyük olması yıldızına çok yakın bir yörüngede dolanmasından kaynaklanıyor. Bu sıcak gaz devi gezegenin yörüngesi Güneş ile Merkür arasındaki mesafenin sekizde biri kadar ve dolanma periyodu 4 günden biraz fazla. Şişik atmosfere sahip WASP 39b gezegeni yıldızının önünden geçerken yapılan gözlemlerde Webb’in yakın kızılöte tayfçekeri kullanılmış. Bir gezegen yıldızının önünden geçerken yıldız ışığının bir kısmı tamamen engeller, bir kısmı ise gezegen atmosferini geçebilir. Gezegen atmosferinde bulunan farklı gazlar farklı dalga boylarındaki ışığı soğurur. Araştırmacılar da atmosferin tam olarak neyden oluştuğunu belirlemek için farklı dalga boylarında alınan ışık eğrilerindeki küçük değişimleri inceliyor” dedi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version